Sinan Ateş, Ankara’nın Çukurambar semtinde, 30 Aralık 2022’de, bir aracın arkasına saklanan tetikçi Eray Özyağcı tarafından silahla öldürülmüştü. Ateş’in öldürülmesine ilişkin açılan davanın ilk duruşması Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü’ndeki salonda görüldü.
“BUNLARIN OLACAĞINI BİLMİYORDUM”
Sanıklardan, Sinan Ateş’e yönelik ‘Toplu halde, iştirak halinde tasarlayarak kasten öldürme’ suçuna yardım etmekten yargılanan Zekeriya Asarkaya savunma yaptı. “Öncelikle Sinan Ateş’in ailesine başsağlığı diliyorum. Böyle bir işin içinde istemeyerek de olsa olduğum için kendimi çok kötü hissediyorum. Hakkımdaki suçlamaların hiçbirini kabul etmiyorum” diyerek savunmasına başlayan tutuklu sanık Zekeriya Asarkaya şunları söyledi:
* “Hakan Saraç ile cezaevinden tanışırım. Bana Ankara’da birkaç arkadaşını misafir edip edemeyeceğimi sordu. Ben de arkadaşlığımızın hatırına tamam dedim. Bunların olacağını bilmiyordum. Beni gözaltına aldıklarında sorgu odasına aldılar, Çırılçıplak soydular, Kafama vurdular. Alelacele ifade verdirdiler. Ben suçsuz yere yatıyorum. Sadece Hakan Saraç’ı tanıyorum, başka kimseyi tanımıyorum. Kullanıldım, haberim olmadan kullanıldım. Tahliyemi talep ediyorum. Koah hastasıyım. Hastalığım ilerliyor.”
“RAHMETLİ SİNAN ATEŞ’İN İSMİNİ CEZAEVİNDE DUYDUM”
Asarkaya’nın ardından savunma yapan Hakan Saraç, “16 yıldır cezaevindeydim. Koronavirüs iznine çıkmıştım hapishaneden. 2 ay olmadan buraya geldim. Osman Bayraktar ise benim cezaevinden arkadaşımdır. Suat Kurt beni aradı, birkaç gün kalacak yere ihtiyacı olduğunu, hastası olduğunu ve otelde kalacak parasının olmadığını söyledi. Ben de Zekeriya Asarkaya dayıyı aradım. Hikaye bundan ibarettir, benim ilgim bu kadardır. Rahmetli Sinan Ateş’in ismini cezaevinde duydum. Eşine de başsağlığı dilerim. Benim hiçbir ilgim yoktur. Ben hastayım. Çocuk yaşta yaptığım hatanın bedelini ödemişim. Ben artık ailemin yanından bir tek dakika ayrılmak istemeyen bir insanım, neden böyle bir şeye bulaşayım” ifadelerini kullandı.
Tutuklu sanıklardan özel harekat polisi Aşkın Mert Gelenbey de Eray Özyağcı’yı çocuk yaşta tanıdığını ve sık sık görüşmelerinin olmadığını ileri sürdü. Uzun bir sürenin ardından 26 Aralık 2022’de görüştüklerini söyleyen Gelenbey, şunları öne sürdü:
* “Benim Ankara’ya eğlenmek için gidip gitmek istemediğimi sordu. Ben de maddi durumumun iyi olmadığını ifade ettim. O da ‘Arabayı ben ayarlarım sen de gitmişken abini görürsün’ dedi. Ben de kabul ettim. O gün Murat Can Çolak yanımda değildi. 27 Aralık’ta ben görüştüm Murat Can ile. Eşimle alışveriş yapmak için Murat Can’ın arabasını emanet aldım. Yola çıkmadan abimi aramıştım. Ankara’ya gelir gelmez ilk ağabeyimi aradım. Eray Özyağcı ile yolda sohbet ede ede geldik Ankara’ya ön koltukta. Ağabeyimi aldıktan sonra Eray arka koltuğa geçti. O sırada kontrol noktasından geçmiştik. Gece görevden çıkmıştık Murat Can uyuyakaldı. Uyandıramadım. Biz de geri döndük.”
“ANKARA CİNAYET BÜRO’DA ÇOK AĞIR ŞEKİLDE İŞKENCE GÖRDÜM”
Mahkeme başkanının “Saat 17.00’de çıkıyorsunuz. 21.00’de varıyorsunuz Ankara’ya. Saat gece 04.00’te İstanbul’a geri dönüyorsunuz. Bu nasıl eğlence anlayışı, koştur koştur?” sorusuna Gelenbey, “Biz sabah 08.00 gibi döndük İstanbul’a” diyerek, şu iddialarda bulundu:
* “Ankara Cinayet Büro’da çok ağır şekilde işkence gördüm. Bu ülkede PKK’lıya yapılmayan bana yapıldı. İç çamaşırıma kadar soyundurulup soğuk suyla işkenceye maruz kaldım. Doktor yüzümüze bakmadan darp raporu verdi. CMK’dan gelen avukat korkutuldu, ‘işkence gördüm’ dememe rağmen hiçbir şekilde müdahale etmedi. Söylediklerim çarpıtılarak ifadem hazırlandı. Cumhuriyet Savcısı Ayhan Ay söylediklerimi kayda almadı. O yüzden Savcılık ve Emniyet’te verdiğim tüm ifadeleri reddediyorum. Buradaki ifademin esas alınmasını istiyorum. Tahliyemi ve beraatimi talep ediyorum.”