Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın Çin gezisinden hangi sonuçlar çıktı? İlişkilerde yeni dönem mi başlıyor?

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi’nin daveti üzerine Pekin, Urumçi ve Kaşgar’ı kapsayan 3 günlük Çin gezisini bugün tamamlıyor.

Fidan, Pekin’de Yi’nin yanı sıra Çin Devlet Başkanı Chen Wenqinq tarafından da kabul edildi ve önde gelen bir düşünce kuruluşunda “Değişen Dünya Düzeninde Türkiye-Çin İlişkileri” başlıklı bir konuşma yaptı.

Siyasi ve ekonomik konularda ele alınan konular ve varılan mutabakatlar, Fidan ve Wang Yi’nin düzenlediği ortak basın toplantısında kamuoyuna açıklandı.

Hassasiyetlere özen

Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi, Fidan ile görüşmesinde birçok konuda mutabık kaldıklarını kaydetti.

Tarafların birbirlerinin temel çıkarlarına ve hassasiyetlerine saygı gösterme konusunda mutabık kaldıklarını belirten Yi, “Yabancı güçlerin demokrasi ve insan hakları gibi bahaneler adı altında iki ülkenin iç işlerine karışmasına karşı çıkmalıyız,” ifadelerini kullanarak dolaylı olarak Uygur Türkleri konusuna atıfta bulundu.

Çin’in 2017’de tüm dinlerin ve inançların Çinlileştirilmesi politikası uyarınca Uygur Türkleri’ne yönelik attığı adımlar uluslararası insan hakları örgütlerinin tepkisini çekmiş ve Pekin kınanmıştı.

Türkiye de 2019’da yaptığı bir açıklamayla Çin’i Uygur Türklerine karşı “sistematik asimilasyon” uygulamakla ve bir milyondan fazla Müslümanı toplama kamplarında tutmakla suçlamıştı.

Fidan, bu ziyaretinde bu konuyu daha farklı ele aldı. Çin gezisi kapsamında ziyaret edeceği Kaşgar ve Urumçi’yi “Çin’in kültürel zenginliğine katkıda bulunan iki kadim Türk İslam şehri” olarak tanımlayan Fidan, “Bu şehirler Çin’le Türk dünyası arasında ve Çin’le İslam dünyası arasında aynı zamanda bir köprü rolü de oynamakta. Tarihi dostluğumuzun ve komşuluğumuzun sembolleridir,” dedi.

Türk Dışişleri Bakanı, Türkiye’nin Çin’in toprak bütünlüğüne, siyasal egemenliğine desteğinin tam olduğunu belirtirken, “İçeride iç karışıklık çıkarmaya çalışan olayları da burada desteklemediğimizi ifade etmek istiyorum” diye konuştu.

Fidan, 2012’den bu yana Sincan Uygur Özerk Bölgesi’ne ziyaret etmesine izin verilen ilk en üst düzeyli Türk yetkili oldu. Bu gelişme ve Pekin’de yapılan açıklamalar, iki ülke arasındaki en önemli siyasi sorunun geride bırakıldığı değerlendirmelerine neden oldu.

Çin ile yeni bir ortaklık mı?

Fidan ve Wang Yi’nin kamuoyuna verdikleri mesajlarda öne çıkan bir başka unsur Türkiye ve Çin arasında son dönemde gelişen ekonomik ve ticari ilişkilerin daha da derinleştirilmesi ve çeşitlendirilmesi oldu.

Çinli Bakan, Türkiye ve Çin’i “gelişmekte olan iki dev ülke ve yükselen piyasa ekonomilerinin temsilcisi” olarak tanımlarken, “Birçok konuda çıkarlarımız örtüşüyor. İki ülke Şanghay İşbirliği Örgütü ve diğer çok taraflı çerçevelerde işbirliğini güçlendirmeli, her türlü hegemonya ve güç siyasetine karşı çıkmalı, uluslararası sanayi ve tedarik zincirlerinin istikrarını korumalı ve küresel yönetişimi daha adil ve makul bir yöne yönlendirmelidir” diye konuştu.

Fidan’ın altını çizdiği konu ise yıllık 48 milyar dolara varan ticaret hacminin Türkiye lehine dengelenmesi oldu. Çin’in, Türkiye’nin Asya’daki en büyük, dünyadaki en büyük 3. ticari ortağı olduğunu anımsatan Fidan, “İkili ticaretimizi dengelemek için yeni alanları keşfederek ticari ilişkilerimizin sürdürülebilirliğinden emin olmalıyız,” diye konuştu.

Türk Dışişleri Bakanı, özellikle turizm, teknoloji, sivil havacılık, enerji ve araştırma-geliştirme alanlarında işbirliğinin artırılmasını Çin tarafından talep etti. Fidan ayrıca liderliğini Çin ve Rusya’nın yaptığı BRICS ile Türkiye’nin daha fazla işbirliği yapmak istediğini, gelecek hafta Rusya’da yapılacak toplantıya katılacağını da bildirdi.

Orta Koridor ve Kuşak ve Yol Girişimi arasında sinerji

Pekin’de yapılan görüşmelerde üzerinde en çok durulan konuların başında küresel tedarikte yaşanan sorunlar ve bunların aşılması için gündeme getirilen ulaştırma koridorları oldu.

Çin, 2013 senesinde tarihi İpek Yolu’nu modern ticaret gereksinimlerine uygun olacak şekilde dönüştürdüğü Kuşak ve Yol Girişimi’ni başlattı ve şu ana kadar önemli yatırımlar yaptı.

Türkiye de özellikle Covid-19 pandemisi, Rusya’nın Ukrayna’yı işgal girişimi ve Ortadoğu’da yaşanan bunalımlardan sonra jeostratejik önemini küresel tedarik açısından avantaja çevirmek için adımlar attı. Bunların başında Orta Koridor olarak anılan Hazar geçişli Doğu-Batı bağlantısı ile Körfez bölgesini Irak ve Türkiye üzerinden Avrupa’ya bağlayacak olan Kalkınma Yolu Projesi geliyor.

Fidan, Çinli meslektaşı ile yaptığı açıklamalarda, Ankara ve Pekin’in bu hatlar arasında bağlantısallığı artıracak bir sinerji yaratmasının önemine vurgu yaptı.

“Kuşak ve Yol Girişimi ile Orta Koridorun uyumlaştırılması, diğer bazı ulaştırma koridorlarıyla entegrasyonu için örneğin Irak’taki Kalkınma Yolu gibi somut adımlar atmayı hedefliyoruz,” diye konuşan Fidan, Rusya’nın Ukrayna’yı işgal girişimi ve Orta Doğu’da süren İsrail-Hamas savaşı küresel tedarik açısından Türkiye-Çin iş birliğini daha da önemli hale getiriyor.

Wang Yi de aynı konuya değinirken, Kuşak ve Yol Girişimi’ne imza atan ülkelerden birinin de Türkiye olduğunu anımsattı. Bakan Yi, “Çin tarafı Türk tarafıyla, Kuşak ve Yol Girişimi ile Orta Koridor Girişimi’nin uyumlu hale getirilmesi için birlikte çalışmaya, her türlü hükümetler arası işbirliği mekanizmasından yararlanarak ekonomi, ticaret, altyapı, ileri teknoloji ve dijital ekonomi gibi alanlarda işbirliğini derinleştirmeye ve daha üst düzeyli karşılıklı yarar ve ortak kazanç sağlamaya hazırdır” dedi.